30 Ekim 2012 Salı

CUMHURİYET KUTLAMASI


                                            29 Ekim 2012
                                               BODRUM
Kutlamalar her zaman olduğu gibi bir gün önce 28 Ekim günü Atatürk anıtına çelenk koyma merasimi ile başladı. Bu sene hükümetin törenler ile ilgili yönetmelikte yaptığı değişikliğe göre anıta sadece üç çelenk konabilecek. Bunlar kaymakamlık, garnizon komutanlığı ve belediye başkanlığı çelenkleri. Siyasi partiler başta olmak üzere diğer sivil toplum örgütlerinin çelenkleri tören sırasında anıta konamayacak.

Eğer iktidarın mevcut ulusal devleti ortadan kaldırma politikası bilinmeseydi belki bu değişiklik sineye çekilebilirdi. Son zamanlarda iyice formaliteye dönmüş törenlerin kısaltılması hoşa bile gidebilirdi. Ancak ülkedeki siyasal gidişat halkı iyice rahatsız etmiş olmalıdır ki toleransları ortadan kalkmaya başlamış. Kurumlar çelenklerini ne pahasına olursa olsun koyacak.

Biz İşçi Partisi Bodrum ilçe teşkilatı olarak bunu önceden kaymakamlıkla görüştük. Amacımız şiddet değil cumhuriyetin 89. kuruluş yıl dönümünü kutlamak, atamıza saygılarımızı sunmak. Ancak amacımız şiddet ile engellenirse bizde direnç göstermeye hazırız. Kaymakamlığın bu konudaki yaklaşımı bence makuldü. Ne yönetmelik çiğnenecek, ne de bizlerin amaçları engellenecekti. Sadece biz törenin yönetmeliğe göre üç çelenk ile tamamlanmasını bekleyecek, tören sonrası kendi çelenklerimizi koyabilecektik. Polis buna engel olmayacaktı.
Törene önce kaymakam geldi, yerini aldı. Eskiden bir devlet erkanı gelince en azından alkışlanırdı. Bu sefer hiç alkış duyulmadı. Sanki sıradan bir vatandaş gelmiş gibi halk hiç ilgi göstermedi. Sonradan gelen garnizon komutanını ne bileyim işin gerçeği onu da benim alkışlamak içimden pek gelmedi. Sanırım nedeni niye iktidara müdahale etmediklerinden ziyade, niye silahlı kuvvetlerin itibarının bu derece düşürülmesine müsaade ettikleridir. Veya niye bir kısmı hapislere konarken diğerlerinin göreve devam ettikleridir. Ancak halkın çoğu benim gibi düşünmediğinden komutana şiddetli bir alkış geldi. Daha sonradan gelen belediye başkanı da alkışlar ile karşılanınca kaymakamın suratı biraz düştü ve sanırım bir an önce bu törenin bitmesini dua eder oldu.

29 Ekim törenlerinde çelenk koymaya niyetlenen diğer kurumların her halde yeni yönetmelikten haberi yoktu. Tören başlayıp bahse konu çelenklerin konmasından sonra saygı duruşuna geçilmesinin anons edilmesi ile önce muharip gaziler çelenklerini kaptıkları gibi ortaya fırladılar. Organizasyona tepki göstererek çelenklerini koydular. Diğer kurumlarda hareketlendi ama sunucunun kargaşanın geçmesini dahi beklemeden ve katılımcıları saygı duruşuna, arkasından da istiklal marşına davet etmesi ile ortalık biraz duruldu.
İstiklal marşının sonunda diğer kurumlarda çelenk koyma yarışına girdi. Bizim bu konuda hiç acelemiz olmadı. Çünkü sağ olsun bizim çiçekçi çelengi getirip konabilecek en güzel yere koymuş, hatta alınması diye de ağaca bağlamıştı bile. Bizim onun yerini değiştirmemize hiç gerek kalmadı. Bu kargaşa içinde kaymakam oradan ayrılmaya çalışırken bir katılımcının doğrudan kaymakamı hedef alan ve bağırarak attığı laiklik ile ilgili slogan ortalığı iyice gerdi. Kaymakamın hiddet ile protestocuya dönmesinin ardından görevlilerin protestocuyu susturması  ile kriz büyümeden sona erdi.

Burada hükümet hangi gerekçeyi ileri sürerse sürsün karşı devrimin bir gereği olarak halkın milli duygularını törpülemek için milli bir bayram törenlerinde bir kısaltmaya gitmişti. Eğer biz bu uygulamaya karşı töreni düzen içinde devam ettirebilseydik ve hatta günün önemini belirten bir konuşma yapabilseydik belki protestomuz daha etkili olurdu. Ama hiç birimiz buna hazırlıklı değildik. Ancak sonuçta isteyen kurum tören sonrası da olsa çelengini koydu ve bu çelenkler 29 ekim bitinceye kadar orada kaldı.

29 Ekim sabahı okullar her sene olduğu gibi statta gösterilerini yaptılar. Akşam yapılan cumhuriyet yürüyüşü ve fener alayı ise her yıl olduğundan daha bir muhteşem oldu. Önceki yıllar Bodrum'daki okulların öğrencileri ve öğretmenleri de akşam fener alayına katılır, hatta yoklama yapılır gelmeyen olursa da hesap sorulurdu. Geçen sene Van depremi bahane edilerek iptal edilen kutlamalarda öğrenciler yoktu ama halk vardı. Halk  kendiliğinden yürüyüş için gelmiş, trafiği kendi keserek yürüyüşünü yapmış, marşlar söylemişti. Yas başka, cumhuriyetin kutlanması başkaydı. Sanki bu kutlama mezuniyet kutlaması da yasta olduğumuz için yasaklanmıştı. Unutmadık bazı hükümet efradının akşam yastayız diyerek cumhuriyet kutlaması yapmayıp düğünlere koştuğunu. Bu sene ise hükümetin ulusallığı temsil eden her şeye olduğu gibi milli bayram kutlamalarına getirdiği kısıtlamalar da halkı daha bir meydanlara çıkmaya teşvik etmiş gibiydi.

Akşam bayrağını kapan meydanlardaydı. Çocuğu ile anne ve babalar, yaşlı annesinin tekerlekli sandalyesini iten evlatlar, 40 derece ateşi ile yollara dökülen hastalar, formasını çıkartmış yoklama yapılmaya dahi gerek olmadan yürüyüşe katılan öğrenciler, kadınlar, kızlar, gençler, yaşlılar herkes yollara dökülmüştü hükümetin zihinlerden cumhuriyeti, yüreklerden Mustafa Kemal'i silme gayretlerine kocaman bir HAYIR! demek için. 

İşçi Partisi Bodrum ilçe teşkilatı da üye, sempatizan ve TGB Bodrum teşkilatını oluşturacak olan gençleri ile kalabalık bir grup olarak bu coşkulu halkın önündeydi. Ellerinde ki "Atatürk'te birleştik, Yaşasın Cumhuriyet" pankartını tüm Cumhuriyet düşmanlarının gözüne sokarcasına.

Coşkun YALÇINALP

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder