29 Ekim 2012
BODRUM
Kutlamalar her zaman
olduğu gibi bir gün önce 28 Ekim günü Atatürk anıtına çelenk koyma merasimi ile
başladı. Bu sene hükümetin törenler ile ilgili yönetmelikte yaptığı değişikliğe
göre anıta sadece üç çelenk konabilecek. Bunlar kaymakamlık, garnizon
komutanlığı ve belediye başkanlığı çelenkleri. Siyasi partiler başta olmak
üzere diğer sivil toplum örgütlerinin çelenkleri tören sırasında anıta konamayacak.
Eğer iktidarın mevcut
ulusal devleti ortadan kaldırma politikası bilinmeseydi belki bu değişiklik
sineye çekilebilirdi. Son zamanlarda iyice formaliteye dönmüş törenlerin
kısaltılması hoşa bile gidebilirdi. Ancak ülkedeki siyasal gidişat halkı iyice
rahatsız etmiş olmalıdır ki toleransları ortadan kalkmaya başlamış. Kurumlar
çelenklerini ne pahasına olursa olsun koyacak.
Biz İşçi Partisi Bodrum
ilçe teşkilatı olarak bunu önceden kaymakamlıkla görüştük. Amacımız şiddet
değil cumhuriyetin 89. kuruluş yıl dönümünü kutlamak, atamıza saygılarımızı
sunmak. Ancak amacımız şiddet ile engellenirse bizde direnç göstermeye hazırız.
Kaymakamlığın bu konudaki yaklaşımı bence makuldü. Ne yönetmelik çiğnenecek, ne
de bizlerin amaçları engellenecekti. Sadece biz törenin yönetmeliğe göre üç
çelenk ile tamamlanmasını bekleyecek, tören sonrası kendi çelenklerimizi
koyabilecektik. Polis buna engel olmayacaktı.
Törene önce kaymakam
geldi, yerini aldı. Eskiden bir devlet erkanı gelince en azından alkışlanırdı.
Bu sefer hiç alkış duyulmadı. Sanki sıradan bir vatandaş gelmiş gibi halk hiç
ilgi göstermedi. Sonradan gelen garnizon komutanını ne bileyim işin gerçeği onu
da benim alkışlamak içimden pek gelmedi. Sanırım nedeni niye iktidara müdahale
etmediklerinden ziyade, niye silahlı kuvvetlerin itibarının bu derece
düşürülmesine müsaade ettikleridir. Veya niye bir kısmı hapislere konarken
diğerlerinin göreve devam ettikleridir. Ancak halkın çoğu benim gibi
düşünmediğinden komutana şiddetli bir alkış geldi. Daha sonradan gelen belediye
başkanı da alkışlar ile karşılanınca kaymakamın suratı biraz düştü ve sanırım bir
an önce bu törenin bitmesini dua eder oldu.
29 Ekim törenlerinde
çelenk koymaya niyetlenen diğer kurumların her halde yeni yönetmelikten haberi
yoktu. Tören başlayıp bahse konu çelenklerin konmasından sonra saygı duruşuna
geçilmesinin anons edilmesi ile önce muharip gaziler çelenklerini kaptıkları gibi ortaya fırladılar. Organizasyona tepki göstererek
çelenklerini koydular. Diğer kurumlarda hareketlendi ama sunucunun kargaşanın geçmesini dahi beklemeden ve katılımcıları saygı duruşuna, arkasından da istiklal marşına davet etmesi ile ortalık biraz duruldu.
İstiklal marşının sonunda diğer kurumlarda çelenk koyma yarışına girdi. Bizim bu konuda hiç acelemiz olmadı.
Çünkü sağ olsun bizim çiçekçi çelengi getirip konabilecek en güzel yere koymuş,
hatta alınması diye de ağaca bağlamıştı bile. Bizim onun yerini değiştirmemize
hiç gerek kalmadı. Bu kargaşa içinde kaymakam oradan ayrılmaya çalışırken bir katılımcının doğrudan
kaymakamı hedef alan ve bağırarak attığı laiklik ile ilgili slogan ortalığı
iyice gerdi. Kaymakamın hiddet ile protestocuya dönmesinin ardından
görevlilerin protestocuyu susturması ile kriz büyümeden sona erdi.
Burada hükümet hangi
gerekçeyi ileri sürerse sürsün karşı devrimin bir gereği olarak halkın milli
duygularını törpülemek için milli bir bayram törenlerinde bir kısaltmaya
gitmişti. Eğer biz bu uygulamaya karşı töreni düzen içinde devam
ettirebilseydik ve hatta günün önemini belirten bir konuşma yapabilseydik belki
protestomuz daha etkili olurdu. Ama hiç birimiz buna hazırlıklı değildik. Ancak
sonuçta isteyen kurum tören sonrası da olsa çelengini koydu ve bu çelenkler 29
ekim bitinceye kadar orada kaldı.
29 Ekim sabahı okullar her
sene olduğu gibi statta gösterilerini yaptılar. Akşam yapılan cumhuriyet yürüyüşü
ve fener alayı ise her yıl olduğundan daha bir muhteşem oldu. Önceki yıllar
Bodrum'daki okulların öğrencileri ve öğretmenleri de akşam fener alayına
katılır, hatta yoklama yapılır gelmeyen olursa da hesap sorulurdu. Geçen sene
Van depremi bahane edilerek iptal edilen kutlamalarda öğrenciler yoktu ama halk
vardı. Halk kendiliğinden yürüyüş için gelmiş, trafiği kendi keserek
yürüyüşünü yapmış, marşlar söylemişti. Yas başka, cumhuriyetin kutlanması
başkaydı. Sanki bu kutlama mezuniyet kutlaması da yasta olduğumuz için
yasaklanmıştı. Unutmadık bazı hükümet efradının akşam yastayız diyerek
cumhuriyet kutlaması yapmayıp düğünlere koştuğunu. Bu sene ise hükümetin
ulusallığı temsil eden her şeye olduğu gibi milli bayram kutlamalarına
getirdiği kısıtlamalar da halkı daha bir meydanlara çıkmaya teşvik etmiş
gibiydi.
Akşam bayrağını kapan
meydanlardaydı. Çocuğu ile anne ve babalar, yaşlı annesinin tekerlekli
sandalyesini iten evlatlar, 40 derece ateşi ile yollara dökülen hastalar,
formasını çıkartmış yoklama yapılmaya dahi gerek olmadan yürüyüşe katılan
öğrenciler, kadınlar, kızlar, gençler, yaşlılar herkes yollara dökülmüştü
hükümetin zihinlerden cumhuriyeti, yüreklerden Mustafa Kemal'i silme
gayretlerine kocaman bir HAYIR! demek için.
İşçi Partisi Bodrum ilçe
teşkilatı da üye, sempatizan ve TGB Bodrum teşkilatını oluşturacak olan
gençleri ile kalabalık bir grup olarak bu coşkulu halkın önündeydi.
Ellerinde ki "Atatürk'te birleştik, Yaşasın Cumhuriyet" pankartını
tüm Cumhuriyet düşmanlarının gözüne sokarcasına.
Coşkun YALÇINALP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder