28 Nisan 2013
AKYARLAR
Dün
deniz kıyısında bir kişi ile tartıştım. AKP idaresinden şikayetçi ama korktuğu ülkenin
bölünmesi, Türklüğün kaldırılması değil, şeriatın gelmesi !!!
Tüylerim
diken diken oldu. Cumhuriyet okuru olduğunu söyleyen ve aydın geçinen birisi. Ülkenin
bölünmesi, Türklüğün kaldırılması onu korkutmuyor. Hatta bu gidişatın tüm
ülkeyi kanlı olaylara gebe bıraktığını göremiyor.
Dedim ki;
Orta Asya’dan beri bu insan kendine “ben Türk’üm” demiş. Bu toprakları kendine
vatan yapmış. Ve sen bir gün geliyorsun “Sen esasında Türk felan değilsin”
diyerek Anayasadan ve tabelalardan Türk kelimesini kaldırmaya kalkıyorsun, “Bu
topraklarda senin vatanın felan değil, doğusu Kürtlerin” diyerek ülkeyi bölmeye
kalkıyorsun. Sonra da bu anayasa çıkarsa akan kanlar duracak diyorsun. Sorarım
size bu insan tüm bu olanlara eyvallah diyecek mi? Kürt sorunu bitsin, doğuda
kan dursun derken Türklük sorunu çıkartıp kanın tüm yurda yayılmasına sebep
olunmayacak mı?
Bu
sözlerime aldığım karşılıklar;
- Ben Orta Asya'dan beri kendime Türk’üm dediğim için ırkçıymışım!
- Ülkenin bölünmesi falan yokmuş, o topraklar zaten Kürtlerinmiş. Biz onların kimliklerini tanımadığımız, onların köylerini boşalttığımız, onlara pislik yedirdiğimiz ve bunların hepsini de devlet politikası olarak yaptığımızdan onlar bağımsızlık savaşı vermekteymiş.
Not: Bu kişi Kürt olmadığını, AKP yanlısı
olmadığını özellikle belirtiyor.
“Türk’üm”
sözüme getirilen tepki “ben ırkçıymışım”. Anlaşılan bu zat Milliyet ile Irk’ı,
Milliyetçilik ile Irkçılığı bir birine karıştırmış. Çok güncel bir durum.
Hükümetin AB, ABD ve APO’nun emri ile içerisinden Türk kelimesini çıkartmaya
çalıştığı anayasaya tepkiyi azaltmak için yaptığı beyin yıkama çalışmalarının
bir sonucu. Anlaşılan bu zat kendine ırkçı dedirtmemek için “Ben Türk’üm”
diyemiyor. Acaba ne diyor? Nereden çıktı acaba? Muhtemelen bir Amerikan
çikletinden çıkmıştır.
Türk dil
kurumunun sözlüğünden;
Türk; Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini
konuşan soy ve bu soydan olan kimse. Türkiye için; Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse.
Irk; Soy, Biyoloji de; bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan
canlıların oluşturduğu alt bölüm. İnsanlarda; Kalıtımsal olarak ortak fiziksel
ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu.
Etnik;
Kavimle ilgili, budunsal, kavmî.
Millet; Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu,
ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus.
Milliyet; Millete özgü olma veya millî olma durumu, ulusallık. Bağlı bulunan
millet, tabiiyet.
Milliyetçilik; Maddi ve manevi açılardan millet ve
ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk, ulusalcılık.
Irkçılık; İnsanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine
indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti, rasizm
DNA testi
gibi bir kişinin etnik kökeninin ne olduğunu ölçen bir test varmı bilmiyorum
ama varsa bizlerin etnik kökenimiz herhalde aşure çıkar. Kime sorarsak saymaya
başlıyor, annem buradan, babam şuradan, annemin annesi, annemin babası, babamın
babası, babamın annesi, oradan, buradan vs sürüyor gidiyor. Çok karışmışız. Yani
etnik köken ayrımı hem yanlış olur hem birlik gereken bir ülkede ayrıma neden
olur. Bu nedenledir ki TDK’ın “Türk; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
yaşayan halk ve bu halktan olan kimse” tanımı çok doğru bir tanımdır.
Bu durumda ben kimim? Ben ülkemin tüm vatandaşlarına Türk diyen, etnik kökenleri ne olursa
olsun benden sayarak bizim aramızda bir ayrım gözetmeyen veya birini diğerinden
üstün görmeyen bir Atatürk milliyetçisiyim. Atatürk milliyetçiliğinin ne
olduğunu yine onun sözlerinden anlayabiliriz.
ATATÜRK
ilkelerindeki milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle
sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması
ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer
ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca
emperyalizm karşıtı olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse
herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu
milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu
ilkesine inanmaktadır.( http://www.ataturktoday.com/AtaturkIlkeleriveInkilaplari.htm)
Asıl mesele sanırım birileri ülkemizi parçalamak,
milletimizi bölmek isteyenlerin beyin yıkamalarına maruz kalmış ve kimlik
bunalımına girmiş. Türklük kavramını yitirmiş!
Hükümetin AB’ye girmeye çalıştığı, onların da
önümüze Kıbrıs’ı koyduğu günlerin birisinde, birisi bana “Verilsin gitsin, bize
ne, niye sıkıntı çekiyor, oraya bir yığın para akıtıyoruz, orası bizim ülkemiz
değil ki” gibi laflar etmişti.
Geçenlerde birisi de Doğu Anadolu için bana
“verilsin o topraklar ne olacak ki, zaten oralara gittiğim falan yok, orada
malım mülküm de yok, oranın zenginliklerinden de bana hayır yok. İleride gezmek
istersem yine gider gezerim” demişti.
Dün de sahildeki o zat-ı muhterem! “Ülkenin bölündüğü falan
yok o topraklar zaten Kürtlerin” deyince, bu söylemin münferit, sadece bazı
densizlerin söylemleri olarak düşünülmemesi gereğini anladım. Ülkemde bu
şekilde düşünen vatan hainlerinin, söylemi ile menfaat peşinde olanların veya
cahillerin olduğunu zaten biliyorum ama Atatürkçü, vatansever, ileri görüşlü,
aydın diyebileceğim kişilerden duyduğum bu söylemlerin artması sadece beni
değil hepimizi korkutmalı. Nedir bu söylemlerde ki artışın nedeni.
TDK “Değeri;
bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık,
kıymet” olarak tanımlamış. İktisat bilimi, temin edilebilirliğin kolaylığına
göre değerin artıp azaldığını belirtmiş. Görülen o dur ki, atalarımız bu
toprakları vatan yapalı o kadar çok zaman olmuş ve bizler veya en azından birileri bir şey vermeden bu vatanı önlerinde bulduğundan Vatan onlar
için değerini kaybetmiş.
Mithat Cemal Kuntay’ın şiirinden şu son mısralar ne
kadar doğru ki;
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa
vatandır.
Coşkun YALÇINALP
Coşkun Bey,
Konu bugünün en güncel konusu.Fikirlerimi bir
iki başlıkta toplayacağım.
1)Millet ve milliyet kavramları açıkladığınız
gibi.Burada önemli nokta Türk Milleti kavramının Kurtuluş Savaşı ve devamıyla
kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile oluşmasıdır. Bu
durum sadece bizim için değil ilk oluşan ulus devletler olan Avrupa
ülkeleri içinde geçerlidir. İtalya,Fransa,İngiltere v.b. ülkelerde de önce
devlet ve sonra millet oluşumu vardır.Bütün milliyetler bir potada
eritilerek gönüllü asimilasyona uğramış
ve devlete adını veren millet ve ortak dil geliştirilmiştir. Burada önemli
nokta bugünkü anlamıyla ulus devletlerinin kuruluşunun Kapitalizm sonrası
dönemin özelliği olmasıdır.Önceki örneklerde her Avrupa ülkesinde milliyete bağlı devletçikler
vardı . Arkadaşın iddia ettiği gibi Orta Asya'dan bu yana Türk milleti kavramı yoktu.Hatta göçler sonu pek çok Türk boyu
ve kavmi değişik ülkelerde asimile edilerek o ülke milletinin parçasını
oluşturdu.
2)Bugün millet ve ulus devlet
kavramlarının yıkılmaya çalışılma
sebebi açık, Yugoslavya örneği
ortada. Kavrayamadıkları bölünmenin
Türkiye açısından mümkün olmaması.Büyük şehirlerimizde Kürt vatandaşlarımızın
sayısı,doğudan fazla Türkçe ortak dil Kürtler arasında bile. Özellikle 1980 dönemi Kürtler üzerinde yoğun
baskı yapıldı.O gün baskı ve işkenceleri uygulayanlar bugün ayrılmayı
körüklüyor.Çünkü amaç bölünme tabanı oluşturmasıydı. 12 Eylül’de işkence ve
baskılara karşı mücadele eden İşçi Partisi Silivri'de. Bölünme
amaçlı çok kanlı iç savaş hazırlığı var.Bunu sonucun sadece doğu değil bütün
Türkiye’de taşları oynatma niyetleri var. Olmaz demekle değil Milli Merkezle bu
önlenebilir.
3)Şeriat tehlikesi bölünme sonrasında da
devam ediyor.Şeriatla mücadele bölünmeye karşı mücadele ile birlikte yürümek
zorundadır.Akil grup üyeleri Cemaat ve
Aşiret eli öperek gidiyor.Plan bölünmeden sonra kalan devletçiğin Sünni
Müslüman kardeşler tipi İslam devleti olması planı var.
Saygılarımla.
Haluk
Yılmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder