Emekli Deniz Albayı, Serdar
Çelebi-28 şubat nedeni ile Nisan 2012'den beri Sincan’da tutuklu
29 Ekim 2012
Cumhuriyetin 89.yıldönümü
Kıymetli arkadaşım Serdar,
Defalarca kalemi elime aldım mektup yazmaya ama bir türlü uygun
kelimeleri bulamadım. Belki senin için kolaydır, “alt tarafı bir iki laf
yazacaksın, nedir seni zorlayan” diyeceksin ama gerçekten zor.
Sen devletinin kurumlarında yeri gelince ülken için canını
verebileceğin görevler yaptın ama birileri sana “suç işledin” dedi. Yurt
dışında çalışıyor olmana rağmen “hayır ben ülkem için çalıştım ve yasalara
aykırı hiçbir şey yapmadım, ben suçsuzum” demek için ve devletin temeli olan
adalete güvenerek koşa koşa geldiğin ülkende tutuklandın ve hatta hakkında
suçlama dahi olmadan aylarca hapishanede tutuldun ve tutuluyorsun. Böyle bir
durumda sana “geçmiş olsun, adalet yerini bulacak, kısa zamanda devletin
savcıları hata yaptıklarını anlayacaklar merak etme” demek gerçekten zor. Hele ülkemizde
inandığımız birçok değerin kıymetsizleştirildiği, itibarsızlaştırıldığı bir
günde bunları söyleyebilmek ne kadar zor bilemezsin kardeşim.
Senin özgürlüğün zincire vurulmuşken sana nasıl sevdiklerimle beraberce
gülebildiğimiz, üzülebildiğimiz, paylaşabildiğimiz şeyleri anlatabilirim.
Torunumu nasıl kucağıma alıp öpebildiğimi, babam, oğlum ve torunumla oyun
masasında nasıl fotoğraf çektirdiğimi, kedimin yaptığı muzırlıkları, köpeğimin
yaptığı oyunları, yurdumun dağlarında nasıl dolaştığımı nasıl arkadaşım nasıl
anlatabilirim.
Ülkemde vatandaşlık kimliği altında toplanan herkese benim milletim
derken bunların etnik kimliklerinin vatandaşlık kimliklerinin üzerine çıkarılarak
milletimin bölünüyor olması, bu ülke doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine
bölünmez bir bütün olarak benim vatanım, kanım canım ona feda derken, birilerinin
federal yapıyı getirmeye çalışarak vatanımı parçalanıyor olması, hukuk devleti,
adalet, demokrasi, özgürlük gibi doğruluğuna inandığımız bir çok kavramın yine
bu kelimeler kullanılarak yok ediliyor olması yüreğimi ne kadar sıkıyor, günümü
nasıl karartıyor biliyor musun arkadaşım. Bu durumda sana nasıl diyebilirim “geleceğe
ümitle bak, her şey iyiye gidiyor, her şey daha güzel olacak” diye.
Gariban veya garibanlaştırılmış halkım siyasal iradesini, medya mesleki
itibarını, türbanlı kadınlarımız değerlerini, bir kısım aydın, akademisyen,
siyasetçi, asker, bürokrat güvenirliklerini, bir kilo fasulyeye, üç kuruş
paraya, bir kısım bireysel menfaatlere satarken, Cumhuriyet süresince halkın
parası ile edinilen kamu varlıklarımız, devlet arazilerimiz, ormanlarımız,
madenlerimiz ekonomik yarar adına heder edilirken sana nasıl “merak etme arkadaşım
burada her şey iyi gidiyor” diyebilirim.
Diyeceksin “yahu güzel olan bir şey yok mu, her şey o kadar mı kötü”.
Var tabii ama sağlanan güzelliğin neye mal olduğunu ve perdelediği büyük
kayıpları düşündüğümüzde nasıl görebiliriz güzellikleri.
Diyeceksin, belki de içinden geçireceksin Nasrettin Hoca gibi “yahu
orada işler o kadar kötü sende o kadar mutsuzsan gel yer değiştirelim, birazda
ben mutsuz olayım”. Ama hayır arkadaşım ne sen, ne ben, nede vatanı milleti
için canını kanını ortaya koyan, bize medeni ülkelerin ötesinde ufuk açan
atamızı ve onun kurduğu cumhuriyeti korumaya çalışan hiç kimsenin yeri değildir
demir parmaklıklar.
Coşkun Yalçınalp
EK: Bu eki yazdığım günlerde arkadaşım artık özgür. 14 aylık esaret sona erdi. Hayatından çalınan 14 ay. Pardon!! dediler. Konuştuk mutluydu. Kaybettiği özgürlüğü tekrar bulmanın sevinci ile yeniden deniz kıyısında yürüyor, geceleri yıldızları seyrediyor, eşine sarılıyor, çocuklarını öpüp kokluyor. Yıldızları görmeye hasrettim, gece yıldızları görebileceğimiz tek delikte projektör yanıyordu diyor.
Allah kimseyi düşürmesin.
EK: Bu eki yazdığım günlerde arkadaşım artık özgür. 14 aylık esaret sona erdi. Hayatından çalınan 14 ay. Pardon!! dediler. Konuştuk mutluydu. Kaybettiği özgürlüğü tekrar bulmanın sevinci ile yeniden deniz kıyısında yürüyor, geceleri yıldızları seyrediyor, eşine sarılıyor, çocuklarını öpüp kokluyor. Yıldızları görmeye hasrettim, gece yıldızları görebileceğimiz tek delikte projektör yanıyordu diyor.
Allah kimseyi düşürmesin.
Umudumuzu yitirmiyecegiz! Bu kahraman serefli evlatlarimiz o zulumhanelerden CIKACAK! Duamiz tez olmasi! Elinize saglik Coskun Bey!
YanıtlaSil